Thanks to theidioms.com

Blog

GLOSSOFOBİ YANİ TOPLULUK ÖNÜNDE KONUŞMA KORKUSU İLE BAŞA ÇIKMANIN YOLLARI

1

GLOSSOFOBİ YANİ TOPLULUK ÖNÜNDE KONUŞMA KORKUSU İLE BAŞA ÇIKMANIN YOLLARI

İş hayatınızda, okulda ya da sanal alemde bazen topluluk karşısında bulursunuz kendinizi. İşte böyle zamanlarda avuç içlerinizin terlemesi ya da boğazınızın kurumasıyla ortaya çıkar Glossofobi yani topluluk önünde konuşma korkusu. Kontrol altına alınmazsa hem iş hem de özel hayatınızı olumsuz etkileyebilecek bu korkuyu yenmek elbette mümkün.

Bunun için konuşma öncesi, sırası ve sonrasında yapılacaklar önemli. Bu korkunun üstesinden gelmek için kullanabileceğiniz 11 teknik istifadenize sunulur:

1) Hedef kitlenizi tanıyın: Karşısına çıkacağınız kitlenin ihtiyaçlarını, beklentilerini ve sorunlarını anlamalı ve olası çözüm yollarını ele almalısınız. Bu sizden fayda sağlayacağını düşünen izleyicinizin ilgisini ve merakını canlı tutar. Böylece, dinlenip dinlenmediğiniz ile ilgili kaygılarınız da hafiflemiş olur.

2) Etkili İçerik Hazırlayın: Neyi sunacağınızı tespit ettikten sonra nasıl kısmına karar vermelisiniz. Bilgileri iyi yapılandırılmış bir formatta vermek sunumun etkisini artırır. Bu çerçevede,

Güçlü bir şekilde başlayın ve bitirin. Konuşmanıza hedef kitlenizin ilgisini çekecek bir soruyla, bilgiyle ya da bir hikaye ile başlayın ve bitirin.

Birkaç kilit nokta belirleyin. İzleyicinin onlara verdiğiniz bilgileri anlamasına yardımcı olmak için içeriğinizi başlıklara ayırın ve paylaşın. Sürecin nasıl ilerleyeceğine dair bilgi sahibi olan izleyici sunumu sahiplenir.

Sunumunuzu basit ve kısa tutun. İyi sunumlar, izleyenlere fazla bilgi sunmaz, daha fazla bilgi edinmeleri için ilham verir. Bu nedenle tüm sunumunuzu slaytlarınıza sığdırmaya çalışmadan önemli noktalara değinin. Her cümlede kendinize şunu sorun: “Bu cümle ne değer katıyor?”

Görsel olun: Beyin resimlerle düşünür, dolayısıyla canlı ve duyulara hitap eden bir dil tercih edin.

Her şey izleyicinizle ilgilidir. Onların sözcüklerini, hikayelerini, benzetmelerini kullanın, izleyicinizin ilgisini çekebilecek örneklere, metaforlara yer verin.

Ama unutmayın ki bunu yaparken izleyicinin sizi nasıl gördüğüne değil, onlara sunacağınız değere odaklanın.

3) ‘Oldu’ diyene kadar pratik yapın: Ayna karşısında sanki biriyle yüz yüze konuşuyormuşsunuz gibi sunumuzu kendinizi hazır hissedene kadar tekrarlayın. Böylece jest ve mimiklerinizi, vücut hareketlerinizi ve dinleyici karşısında nasıl göründüğünüzü de gözlemleyebilirsiniz.

Bu pratikleri baştan sona kaydedin. Daha sonra dinleyin veya izleyin, bu esnada geliştirmeniz gereken noktaları not alın ve üzerinde çalışın.

Unutmayın, pratik mükemmelleştirir!

4) Teknolojinizden en iyi şekilde nasıl yararlanacağınızı öğrenin. Konuşmanız sırasında kesintiye uğramamak için teknik konularda önceden hazırlık yapın. Kullanacağınız çevrimiçi programın, kameranın ve ses sisteminin nasıl çalıştığını öğrenin, sunum sırasındaki ışığınızı ayarlayın ve sunuma başlamadan test edin.

5) Gevşeyin: Bedenleriniz kameranın önünde olduğunu fark ettiğinde donarak tepki verir ve bu etkili iletişim kurmayı zorlaştırır. Bunu önlemek için, sunum başlamadan önce kendinizi müzikle, meditasyonla ya da sizi rahatlatacak başka şeylerle fiziksel olarak rahatlatmaya çalışın.

6) Nefes alın. Kaç ya da savaş tepkisine karşı elle tutulur bir araç olan uzun ve derin nefes alıp vermek sinir sisteminizin bir bütün olarak rahatlamasına yardımcı olur. Odaklanmak ve sunumda kalmak için nefesinizi kullanın. Konuşma sırası size geldiğinde durun, derin bir nefes alın ve başlayın.

7) Daha yavaş konuşun Dikkatin fiziksel ortama göre çok daha çabuk dağıldığı sanal ortamlarda normalden daha düşük bir hızla konuşun. Konuşmayı yavaşlatarak ve sesinizi düşürerek, anında izleyicinin dikkatini çekebilirsiniz.

8) Duraklayın. Daha bilinçli duraklamalar yapın. Bu size hem düşüncelerinizi toplamanız ve hem de izleyicilerinizin dikkatini tekrar çekmeniz için fırsat sunacaktır.

9) Yanınızda su bulundurun. Olası boğaz kuruluğu ya da ses kısıklığını önlemek için konuşmanız boyunca yanınızda oda sıcaklığında su bulundurun. Ayrıca, sunum öncesinde sizi rahatsız edecek yiyeceklerden de uzak durun.

10) Aktif etkileşimi davet edin. Yapabiliyorsanız ve konuştuğunuz grup küçükse, katılımcıları etkileşime teşvik edin. Onlara değil, onlarla konuşun. Mümkün olduğunca iletişim kurun. Böylece “dördüncü duvarı” yıkabilir ve aranızdaki boşluğu doldurabilirsiniz.

Unutmayın, onlar da tüm bu “sanallık” konusuna sizin kadar yabancılar. Mümkün olduğunca sizinle bağ kurmalarına yardımcı olun.

11) Mükemmel olma isteğini bir kenara bırakın. Her şeyin kusursuz olması için çalışmayı bırakın. Çevrimiçi ve fiziki sunumları kıyaslamayı bırakarak, yeni normalde izleyicilerinizle bağ kurmaya odaklanın. Sonuçta önemli olan da bu değil mi?

 

Leave your thought here

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Görüşmeyi Başlat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Merhaba
İletişime geçtiğiniz için teşekkür ederiz.Size nasıl yardımcı olabiliriz?